Yapısalcılık

Stok Kodu:
9786059521604
Boyut:
12,5x19,5
Sayfa Sayısı:
168
Basım Tarihi:
2017 / Kasım
Çeviren:
Atakan Altınörs
Kapak Türü:
American Cilt,Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Kategori:
85,00TL
9786059521604
362855
Yapısalcılık
Yapısalcılık
85.00

Olivier Dekens bu kitabında yapısalcılık ve post-yapısalcılık akımının temel tezlerini, başta yapısalcılığın fikir babası Saussure olmak üzere, Jacobson, Benveniste, Lévi-Strauss, Barthes, Lyotard, Deleuze, Foucault, Althusser, Lacan, Derrida gibi temsilcilerinin veya akımın “dostu” eleştirmenlerinin görüşleri ışığında inceliyor.

Bu esnada, yapısalcılığın, üstünde geliştirildiği düşünsel arka-planının tasvirini ihmâl etmeyerek akımın uzak köklerinin izini Spinoza’da, Nietzsche’de, Marx’ta, Freud’da ve Heidegger’de sürüyor. “Benliğin ölümü”, “öznenin merkezsizleşmesi”, “anti-hümanizma”, “dil/dilbilim paradigması”, “bilinçdışı yapılar”, “özgürlük yanılsaması” gibi ana temalar etrafında, bu büyük felsefî akımın bütünlüklü bir tablosunu ortaya koyuyor.
Kitap zengin içeriğiyle, dilbilim, felsefe, sosyoloji, antropoloji, psikoloji, edebiyat teorisi gibi alanların hepsi için faydalı ve güvenilir bir başvuru kaynağı olmaya aday... 

«Yapısalcılığın kurucu fikri: Bir işleyiş kuralı ne kadar bilinçdışı ise o kadar belirleyicidir ve bir o kadar incelenmeye elverişlidir; çünkü onu dışa vuran özne, onun oluşumunda müdahil değildir. Tersine bir Descartes’çılık: En iyi bilebildiğim şey, en az olduğum şeydir. İkinci fikir daha net biçimde Saussure’e hastır: Dilbilimin malzemesi, olduğu hâliye, içsel anlamlılıktan yoksun bir sistemdir, bir varlık değil. Bunu bizzat Saussure’ün diliyle söylersek: İşaret eden/gösteren (akustik imge) ile işaret edilen/gösterilen (kavram) arasındaki bağ, tek başına bir işaret için kurulamaz; sadece, işaret edenler arasındaki farklılığın bir sistemi ile, işaret edilenler arasındaki farklılığın bir sistemi arasında bir karşılaştırma yoluyla kurulabilir. Dilin analizinde hatırı sayılır bir devrim: Artık temsille/temsil etmeyle değil, mübadeleyle ilgilenilir; realiteyle ilişkisinde işaretle değil, verili bir farklılıklar/ayrımlar siteminin değeriyle ilgilenilir. Yapısalcılık genel olarak Saussure ile doğduysa, şu keşfi ona borçluyuz: Bir beşerî bilimin konusu daima bir bağdır/ilişkidir, onu kavramak istediğimiz anda parçalanır; farklılıklar/ayrımlar hâlinde ve farklılıkların farklılıkları hâlinde parçalanmasının dışında bir aynılık/özdeşlik taşımaz». 

Olivier Dekens bu kitabında yapısalcılık ve post-yapısalcılık akımının temel tezlerini, başta yapısalcılığın fikir babası Saussure olmak üzere, Jacobson, Benveniste, Lévi-Strauss, Barthes, Lyotard, Deleuze, Foucault, Althusser, Lacan, Derrida gibi temsilcilerinin veya akımın “dostu” eleştirmenlerinin görüşleri ışığında inceliyor.

Bu esnada, yapısalcılığın, üstünde geliştirildiği düşünsel arka-planının tasvirini ihmâl etmeyerek akımın uzak köklerinin izini Spinoza’da, Nietzsche’de, Marx’ta, Freud’da ve Heidegger’de sürüyor. “Benliğin ölümü”, “öznenin merkezsizleşmesi”, “anti-hümanizma”, “dil/dilbilim paradigması”, “bilinçdışı yapılar”, “özgürlük yanılsaması” gibi ana temalar etrafında, bu büyük felsefî akımın bütünlüklü bir tablosunu ortaya koyuyor.
Kitap zengin içeriğiyle, dilbilim, felsefe, sosyoloji, antropoloji, psikoloji, edebiyat teorisi gibi alanların hepsi için faydalı ve güvenilir bir başvuru kaynağı olmaya aday... 

«Yapısalcılığın kurucu fikri: Bir işleyiş kuralı ne kadar bilinçdışı ise o kadar belirleyicidir ve bir o kadar incelenmeye elverişlidir; çünkü onu dışa vuran özne, onun oluşumunda müdahil değildir. Tersine bir Descartes’çılık: En iyi bilebildiğim şey, en az olduğum şeydir. İkinci fikir daha net biçimde Saussure’e hastır: Dilbilimin malzemesi, olduğu hâliye, içsel anlamlılıktan yoksun bir sistemdir, bir varlık değil. Bunu bizzat Saussure’ün diliyle söylersek: İşaret eden/gösteren (akustik imge) ile işaret edilen/gösterilen (kavram) arasındaki bağ, tek başına bir işaret için kurulamaz; sadece, işaret edenler arasındaki farklılığın bir sistemi ile, işaret edilenler arasındaki farklılığın bir sistemi arasında bir karşılaştırma yoluyla kurulabilir. Dilin analizinde hatırı sayılır bir devrim: Artık temsille/temsil etmeyle değil, mübadeleyle ilgilenilir; realiteyle ilişkisinde işaretle değil, verili bir farklılıklar/ayrımlar siteminin değeriyle ilgilenilir. Yapısalcılık genel olarak Saussure ile doğduysa, şu keşfi ona borçluyuz: Bir beşerî bilimin konusu daima bir bağdır/ilişkidir, onu kavramak istediğimiz anda parçalanır; farklılıklar/ayrımlar hâlinde ve farklılıkların farklılıkları hâlinde parçalanmasının dışında bir aynılık/özdeşlik taşımaz». 

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat